BASIN AÇIKLAMASI
İnsanlık tarihinin ilk zamanlarında ‘zorbalıkla-kaba güçle’ eş anlamlı olan ve o şekilde uygulanan hak arama özgürlüğü, günümüzde başta anayasalar olmak üzere, yasalarla, uluslararası sözleşmelerle tanınan, düzenlenen, kullanılabilen ve güvence altında olan bir özgürlüktür.
Hak aramanın bağımsız ve tarafsız bir kurum olan yargı yolu ile elde edilmesi, aşama aşama gelişen ve gerçekleşen bir hukuksal aydınlanmanın sonucudur.
Hak arama özgürlüğünün kullanılmasında ve korunmasında hukuki yardımda bulunan, bu amaçla bireyin yanında yer alan, bilgisini ve zamanını hak arayan kişi veya kişilere özgüleyen hak arama/savunma mesleğinin onurlu temsilcileri ise avukatlardır.
İnsanız. Her toplumda melekler olduğu kadar, şeytanlar da vardır. Birey olarak hepimizin sağlıklı, olumlu yanlarımız olduğu kadar, sağlıksız, olumsuz ve hatta hasta yanlarımız da var. Onun için Fransızlar ‘Herkesin dolabında bir ceset vardır’ diyor. Esasen, herkes melek olsa idi, hukuka, yasalara, avukat, yargıç ve savcılara gereksinme de olmazdı.
Ruh sağlığımız yerinde olsun veya olmasın, melek ya da şeytan olalım, fark etmez, suç denilen şey hiçbirimizin uzağında değildir. Hiç suç işlememiş olmak, gelecekte de suç işlemeyeceğimiz anlamına gelmez. Hepimiz her an suç işleyebiliriz. Ve hatta suç işlemeden, bir suç isnadına, iftiraya maruz kalabiliriz. Ya da hukuki bir çekişmenin tarafı olabiliriz. Böyle bir konumda her halde aklımıza gelecek ilk şey kendimizi savunmak, hakkımızı aramak olacaktır. Kendimizi savunmak veya hakkımızı aramak durumunda kaldığımızda, profesyonel bir desteğe gereksinmemiz olacağı açıktır.
İşte! Bu gibi durumlarda bizlere profesyonel yardım yapacak olan kişiler, savunma mesleğinin uzmanları olan avukatlardır. Charles Dickens’in özlü deyişi ile ‘kötü insanlar olmasaydı, iyi avukatlar olmazdı’. O halde, avukatlara ihtiyacımız var. Bugün olmasa bile, bir gün herkesin bir avukata ihtiyacı olabilir. Bunu dikkate aldığımızda, savunma hakkının, bu hakkın takipçisi ve onun uzmanı olan avukatın önemi ve değeri ortaya çıkar.
Bütün bu nedenler ile hak ve adalet arayan herkesin, suçu her ne olursa olsun her şüphelinin veya sanığın bir avukata gereksinimi olduğu gibi bu konumda olan kişilere hukuki yardım ve destekte bulunmak da avukat için kaçınılmaz bir görevdir. Aksinin düşünülmesi ve savunulması avukatlık mesleğinin inkarı olduğu kadar hak ve adalet arayan insanlara karşı da haksızlıktır.
Kaldı ki savunma görevini üstlenen avukat suçu ya da suça konu eylemi değil, suçlu olduğu ileri sürülen kişiyi, yani insanı savunur. O nedenle avukatı şüpheli veya sanık konumunda olan kişi ya da kişilerle veya bu kişilere isnat olunan eylemle/suçla özdeşleştirmek mümkün ve hukuken doğru da değildir. Dahası bu yaklaşım “hakkında verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmayan herkes masumdur” biçiminde ifade edilen “masumiyet ilkesine” de aykırıdır.
Açıklanan bütün bu nedenler ve Türkiye Barolar Birliği olarak; tecavüz suçunu işlediği ileri sürülen bir kişinin avukatlığını üstlendiği için kimi kadınların ve kadın derneklerinin saldırı ve suçlamalarına maruz kalan, seçkin hukukçuluğunun yanı sıra insan hakları savunuculuğu, demokrat, özgürlükçü, entelektüel ve sevecen kişiliği ile Barolarımızın ve Meslektaşlarımızın saygınlığını kazanan Muğla Baromuzun Değerli Başkanı, Avukat
MUSTAFA İLKER GÜRKAN’ın yanında olduğumuzu,
MUSTAFA İLKER GÜRKAN’na ve
O’nun şahsında avukatlık mesleğine yönelen haksız saldırı ve suçlamaların karşısında bulunduğumuzu, bunu yapanları kınadığımızı kamuoyunun değerli bilgisine ve takdirlerine saygı ile sunarız.