Marmara-Ege Baro Başkanları Toplantısı
Tarih: 4.09.2012 | Okunma Sayısı: 2506

MARMARA-EGE BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ DUYURUSU 

 

Marmara ve Ege Bölgesi Baro Başkanları ve bazı yönetim kurulu üyeleri  ile 1 Eylül 2012 Cumartesi günü  İstanbul Barosu Başkanlığının ev sahipliğinde bir toplantı düzenlendi.Toplantıda, ülke, yargı ve meslek sorunları görüşüldü. Toplantıdan sonra Adli Yıl’ın başlangıcı da dikkate alınarak kamuoyuna duyurulan sonuç bildirgesi şöyledir:

 

1) 1 Eylül 2012 Dünya Barış Günü vesilesiyle vurgulamak isteriz ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir dönemden geçmekteyiz. Siyasi iktidarın, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ilkeye dayalı geleneksel dış politikasını terk ederek yürüttüğü Suriye politikası ve bu çerçevede ülkemizin hızla savaşa ve bataklığa sürüklenmesi bizleri kaygılandırmaktadır. Bu politikaları barışçıl bulmadığımız gibi, kamplarda gelişen süreçleri de uluslararası hukuka ve ulusal mevzuatımıza aykırı bulmaktayız.

 

2) Yeni Adli Yıla; yargının tamamen siyasi iktidarın denetimine girdiği, hukukun üstünlüğünün ve hukuk birliğinin yok edildiği, özel yargı ve yargılamalarla hukuk güvenliğinin kalmadığı, temel hukuk prensiplerinin sistematik olarak çiğnendiği, savunmanın ve onun temsilcisi olan avukatın ve baroların yok sayılmaya çalışıldığı bir ortamda girilmektedir. Elbette ki avukatlar olarak pek çok mesleki sorunumuz bulunmaktadır.  Bu mesleki sorunlarımızın aşılması açısından barolar olarak kararlı mücadelemiz devam edecektir. Ancak bilinmesini isteriz ki, meslek sorunlarımızın çözümlenmesi kadar önemsediğimiz meslek onurumuzdan, hukuk devleti, insan hakları ve demokrasi mücadelemizden asla ödün vermeyeceğiz. Bu açıdan Barolar olarak her şart altında hukuk mücadelemizi sürdüreceğimizi, hukuksuzlukları izlemeye devam edeceğimizi, vatandaşlarımızın hak ve hukukuna sahip çıkacağımızı, susmayacağımızı ve boyun eğmeyeceğimizi, belirtmek istemekteyiz.

 

3) Bilindiği üzere, savunma ve onun temsilcisi avukat, yargının eşit kurucu unsurlarından birisidir. Yargının diğer süjeleri ile avukat arasında hiyerarşi doğuran bakış açılarına ilişkin örneklerin çoğaldığına tanık olmaktayız. Oysa avukat halkın yargılamadaki sesi ve toplumsal adaletin temsilcisi konumundadır. Avukata yönelik her saldırı, özünde yurttaşların hak arama özgürlüğüne yönelmektedir. Bu gelişmelere asla seyirci kalmayacağımızın ve bu uğurda mücadele vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.

 

4) Hak ve özgürlükler için büyük bir tehdit oluşturan güç ve iktidar vasıtası haline getirilen, özel görevli mahkemeler muhafaza edilirken, Terör Mahkemeleri adı altında aynı işlev ve niteliğe sahip, yeni bir özel yargılama mekanizmasının oluşturulması, demokratik hukuk devleti açısından kaygı vericidir. Bu açık bir aldatmacadır. DGM ve Özel Yetkili Mahkemelere egemen olan anlayışlarla mücadele ederken edindiğimiz bilinç ve birikim, bu “özel” yargılama makamların kaldırılması için de yeterli olacaktır. 

 

5) Avukatlık Kanununun 76 ve 95. Maddeleri; barolara hukuk devletini, insan haklarını, kişi hak ve özgürlüklerini toplum adına gözetme, görev ve yetkisi vermektedir. Bu görev ve yetki, yurttaşlarımızın hukuk güvenliğini ifade eder. Ancak ne yazık ki, yargının yeniden “amaca uygun” bir biçimde dizayn edilmesinden sonra Danıştay tarafından verilen kararlar, kanunun verdiği bu hakkı ortadan kaldıracak bir niteliğe bürünmüştür. Artık barolar tarafından açılan davalar, husumet açısından reddedilmektedir. Bu kararlarla birlikte Baroların toplumun hak ve hukukunu koruma görevi işlevsiz kılınmaya çalışılmaktadır. Ancak bilinmelidir ki, her durumda Barolar olarak halkımız ile birlikte bu görev ve sorumluluğumuzu kararlılıkla yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

 

6) Son dönemlerde işkence ve kötü muamelenin arttığı, kolluk güçlerinin yurttaşlara karşı şiddete yöneldiği gelişmelere tanık olunmaktadır. Bu süreci, demokratik hukuk devleti açısından vahim bir gelişme olarak değerlendirdiğimizi ve ciddi bir endişe içinde izlediğimizi vurgulama gereği duyuyoruz. Bununla birlikte Barolar olarak söz konusu gelişmelere sesiz kalmayacağımızın bilinmesini isteriz.

 

7) HSYK’nın ve Yüksek Yargının yeni yapılanması ile birlikte, hak ve özgürlükler aleyhine yerleşik kararlarda değişikliklere gidildiği, kararlardaki kalitenin ve hukuki istikrarın yok olmaya başladığı görülmektedir. Bunu hukuk devleti bakımından son derece vahim bir süreç olarak görmekteyiz.

 

8) Siyasal iktidarın bugüne kadar mesleğimize yönelik olarak yaptığı çalışmalar ve sevk ettiği yasa değişiklikleri nedeniyle ciddi kaygılar beslediğimizi vurgulama gereği duymaktayız. Avukatlık sınavının kaldırılması ve Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yeni bir düzenlemenin öngörülmemesi, hızla açılan hukuk fakültelerinin kalitesi, tartışılan eğitim düzeyleri ve avukatlar hakkında açılan davalar gibi daha pek çok yaşamsal sorunlar görmezden gelinirken, içinde bulunduğumuz zaman diliminde çok önemli sorunsalmış gibi, baroların delege yapılarının değiştirilmesi yönündeki kanun teklifinin ivedilikle görüşülecek olması, iktidarın avukatlara bakış açısını somutlayan en önemli göstergedir. Temsil sistemini, adaleti ve katılımı reddeden bir teklifin kabul edilmesi, aynı iktidarın demokrasi anlayışını da somutlayacaktır. Demokratik ilkelere aykırı bu gelişmeleri, faydacılık ilkesi ile kabul etmemiz beklenmemelidir. TBMM, bu antidemokrat yapılanmaya izin vermemelidir. Barolar olarak bu gelişmeyi de kaygı ile izlemekteyiz.

 

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

 

Aydın Barosu Başkanlığı       

Balıkesir Barosu Başkanlığı    

Çanakkale Barosu Başkanlığı

Denizli Barosu Başkanlığı

Edirne Barosu Başkanlığı

İstanbul Barosu Başkanlığı    

İzmir Barosu Başkanlığı

Manisa Barosu Başkanlığı

Muğla Barosu Başkanlığı           

Tekirdağ Barosu Başkanlığı

Uşak Barosu Başkanlığı

Yalova Barosu Başkanlığı  
 
 
 
 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

23.11.2024
AV. UFUK KÖK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.