KAPADOKYA GEZİSİ
Tarih: 23.04.2013 | Okunma Sayısı: 4826
20-22 Nisan 2013 tarihleri arasında Kapadokya Gezisi yapıldı. Gezi esnasında Aksaray Baro Başkanı Avukat Levent BOZKURT ve Nevşehir Baro Başkanı Avukat Fahri KORUCU ziyaret edildi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

KAPADOKYA GEZİSİ

20-22 NİSAN 2013

 

19 NİSAN 2013, CUMA

21:30 Adliye Önünde Buluşma ve Otobüslere yerleşme

22:00 Denizli’den Aksaray’a Doğru Hareket

 

20 NİSAN 2013, CUMARTESİ

Sabah saatlerinde (Saat:07:00 gibi) Aksaray Ağaçlı Tesislerinde kahvaltı molası veriyoruz.Kahvaltımızın ardından Ihlara Vadisi’ne hareket ediyoruz. Melendiz nehrinin kıvrıla kıvrıla aktığı, bu doğa harikası vadide yürüyüş ve fotoğraf molası veriyoruz. Yaklaşık 1,5 saat Ihlara Vadisindeyiz.

 

Daha sonra Hititlerin inşa etmeye başladığı, düşman baskılarından kaçan binlerce kişinin, aylarca yaşayabileceği şekilde düzenlenmiş bir mühendislik harikası olan Derinkuyu Yeraltı Şehrini geziyoruz. Derinkuyu Yeraltı Şehri'nin derinliği yaklaşık 85 m.'dir. Bu yeraltı şehri, bir yeraltı şehrinde bulunan tüm özelliklere sahiptir (ahır, kiler, yemekhane, kilise, şıra hane v.s.). Ayrıca 2. katta misyonerler okulu bulunmaktadır. Geniş bir alan olan okulun tavanı yeraltı şehirlerinde pek rastlanmayan beşik tonoz ile örtülüdür. Salonun solundaki mekânlar çalışma odalarıdır. Yeraltı şehrinin 3. ve 4. katlarından sonra merdivenle doğrudan doğruya derinlemesine inilmekte ve alt katta bulunan haç planlı kiliseye ulaşılmaktadır. Yeryüzü ile bağlantısı bulunan 55m. Derinliğindeki havalandırma bacası, aynı zamanda su kuyusu olarak da kullanılmaktadır. Alt kata kadar uzanan kuyulardan her kat yararlanamaz, ayrıca istila anında zehirlenmeyi önlemek için bazı kuyuların ağzı yeryüzü ile bağlantısızdır.1965 yılında açılan Derinkuyu yeraltı şehrinin halen yüzde onu gezilebilmektedir. Burada toplam 1 saat vaktimiz var.

 

Saat 12.00 – 12.30 arası yer altı şehrinden ayrılıp öğle yemeği (extra) yemek üzere yola çıkıyoruz. Öğle yemeğini Uçhisar’da …………….. Restaurant’ta yiyeceğiz. Öğle yemeği sonrası ilk durağımız Bölgenin en yüksek noktası olan, muhtelif dönemlerde savunma amaçlı olarak kullanılmış ve tamamı doğal olarak oluşmuş bir kaya bloğunun oyulması ile Hitit Dönemi ile MS.9.YY arasında ortaya çıkmış olan Uçhisar Kalesi'ne tırmanıyor ve fotoğraflıyoruz.

 

Oradan Güvercinlik Vadisi’yle tanışıyor,  Yüksek bir düzlükte kurulu Uçhisar’ın yamaçlarına yaslanan Güvercinlik Vadisi'nin içindeki çok katlı güvercinlikleri ve doğal bir dev kaya kütlesinin üzerine işlenmiş kaleyi resimliyoruz.

 

Saat 16:30-17:00 gibi odalarımıza yerleşmek üzere Otele varıyoruz.  

Akşam yemeği ve geceleme otelde.

 

 

21 NİSAN 2013, PAZAR

Eşsiz güzellikteki vadiler ve peri bacalarını kuş bakışı izlemek, balon ile gökyüzünde süzülmek isteyenler saat:05:00 de balon turuna  (extra) katılabilir. Uçuş hakkında bilgilendirme, hafif kahvaltı ve hazırlıklar. Kapadokya’nın bir sanat eserini andıran vadilerini ve peri bacalarını sabah saatlerinde yapacağınız balon turu ile güneşin doğuşuna ve uyanışına tanık olabilirsiniz. Gün doğumunda 60 dakika balonla uçuş. Bitişinde şampanya ikramı, uçuş sertifikası ve otele dönüş.

 

Saat:09:00 da kahvaltıdan sonra yola çıkıyoruz. İlk durağımız Göreme Açık Hava Müzesi.  UNESCO'nun Dünya Doğal ve Tarihi Mirası listesinde bulunan açık hava müzesinde ortaçağdan bu yana bölgenin en iyi korunmuş kaya kiliselerini ve duvarlarındaki Hıristiyan betimlemelerini yerinde görüyoruz. Göreme dolaylarındaki kilise sayısının 400 adetten fazla olduğu söylenmektedir. Eski adıyla Korama bugünkü adıyla Göreme Vadisi içinde yer alan Göreme Açık Hava Müzesi içerisindeki muhtelif kiliseler (Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Aziz Basileus Kilisesi, Çarıklı Kilise), yemekhane, mutfak, kiler, şaraphane ve İncil'in baştan sona resmedildiği Tokalı Kilise göreceğimiz yerler arasında. Devamında değişik şekillere benzetilen peribacalarının bulunduğu turumuz Cilalı Taş Devri'nden beri aynı teknik ve malzeme ile çanak çömlek üretimi yapılan Avanos'a yapacağımız ziyaret ile devam ediyor. Kapadokya vadisini sarıp sarmalayan Kızılırmak kenarında yer alan Avanos'a yöneliyoruz. "Kör bile bilir Avanos' un yolunu çanak çömlek kırığından" deyişinin doğruluğunu kanıtlarcasına Çanak - Çömlek Atölyelerini ziyaret ediyor ve 3000 yıllık tarihe sahip olan çanak yapım sanatının inceliklerini görüyoruz. Kızılırmak'tan elde edilen çamurun işlenmesi ve çömlekçi çarkı başta olmak üzere çeşitli teknikler ile sanat eserlerine dönüştürülmesi konusunda bilgiler alıyoruz.

 

Saat 12.00 – 12.30 arası öğle yemeğini (extra)  …………….. Restaurant’ta yiyeceğiz. Avanos’ta öğle yemeğimizi yiyip Çavuşin’e doğru yola çıkıyoruz. Kayaların oyulması ile elde edilmiş eski yerleşim birimlerinin yer aldığı Çavuşin Ören Yeri'nin geziyoruz.

 

Daha sonra ver elini Paşa Bağı&S230; En özgün peri bacalarının bulunduğu bu alanda yapacağımız kolay bir yürüyüş ile muhteşem doğal yapıları izliyoruz. Ardından, çanak çömlek ustalığı ve atölyeleri ile dünyaya ün salmış Avanos'a varıyoruz. Burada, Hititlerden kalma bu geleneği yerinde görmek, bu sanatın bütün inceliklerini yerinde öğrenmek ve ayak çıkrığında ustalığın nasıl işlediğini görmek ve hatta denemek fırsatından istifade ediyoruz. Türkiye’nin en uzun ırmağı Kızıl Irmak'ın ikiye böldüğü şirin ilçe Avanos'tan ayrılıyoruz. Daha sonra Dervent Vadisi'ni (Hayal Vadisi’ni) geziyoruz.

 

Asmalı Konak ve Yer, Gök Aşk dizilerinin çekildiği, Rum mimarisinin en iyi örneklerini görebileceğimiz Mustafapaşa Köyü' ne doğru yol alıyoruz. Asmalı konağı görüp, Ürgüp içinde yapacağımız panoramik tur sonrasında şarap tadım evlerini ziyaret ediyoruz.

 

Akşam yemeğini otelde alıyoruz.

 

Dileyenler yemekten sonra Türk Gecesi'ne katılabilir. (extra)

 

22 NİSAN 2013, PAZARTESİ

Sabah kahvaltısının ardından saat 09:00’da otelden ayrılıyoruz.

 

İlk durağımız Meram ilçesinde bulunan Meram bağları…Meram çayı kenarında öğle yemeği (extra) yiyoruz. Şems- i Tebrizi Türbesi’ni ziyaret ederek turumuza başlıyoruz.

 

Daha sonra Hz. Mevlana Müzesi’ni geziyoruz. Müze içerisinde yer alan derviş hücreleri, güney yönünde yer alan matbah ve Hürrem Pasa Türbesi, Üçler Mezarlığı’na açılan Hâmûsân (Susmuslar) kapısı, avlunun doğusunda ise Sinan Pasa, Fatma Hatun ve Hasan Pasa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina gezimizi yaparak, avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Seb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selse bil adı verilen çeşme ile gezimizi tamamlıyoruz. Ardından dönüş için yolumuza devam ediyoruz.

 

KAPADOKYA

Kapadokya, genel olarak Hasan dağı,Erciyes dağı, Aladağlar ve Kızılırmak arasında kalan coğrafik bölgeye verilen eski bir addır. Kapadokya 24 Kasım 1986 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel ve Doğal Mirası olarak İlan edilmiştir. Bu eşsiz bölgenin oluşumu, 25 milyon yıl önce volkanlar faaliyete geçtiğinde biriken lav, bazalt ve kül ile başlamış. İnanılmaz miktardaki volkanik madde, bölgeyi peri masalı diyarı haline getirmiştir. Sarı kayalar, gerçeküstü manzarada fantastik bir görünümdür.

Bu bölgenin tarihi de oldukça zengindir. Yumuşak kaya dokusu, tarihin ilk dönemlerinden itibaren bölgeyi yerleşim için ideal kılmıştır. Bölgede yerleşim, prehistorik çağda başlar fakat Kapadokya tarihinin en ilgi çekici kısmı Roma ve Hıristiyanlık dönemidir. St. Paul'un bölgeyi ziyaretinden kısa bir süre sonra ilk Hıristiyan toplulukları bölgede belirmeye başlamış ve bu durum Hıristiyan tarihinde önemli bir yere sahiptir. Tıpkı manastırları ve manastır hayatının kurallarını oluşturan St. Basil gibi. Ayrıca bölgede St. Gregory ve başka rahipler de yaşamıştır. Hıristiyanlık Doğu roma İmparatorluğu sınırları içinde yayılmaya başladığında İsa dan sonra 313 yılına kadar Hıristiyanlar, Roma lılar dan gizlenmişlerdir. Erken Çağdan kalan yer altı mağaralarını kullanmışlar ve bunları büyük yer altı şehirlerine çevirmişlerdir.

Göreme Açık Hava Müzesi

Müze tamamı ile yumuşak volkanik kayaların erken çağlarda oyulmasıyla yapılmış evlerden oluşan bir köydür. İ.S ilk birkaç yüzyılda, ilk Hıristiyanların bu bölgeye yerleşimden hemen sonra bölge çok önemli bir inanç merkezi olmuştur. Taşlara oyulan mağaraların çoğu, dinsel öneme sahiptir. Bu oyuntuların bazıları kilise diğerleri yerleşim alanı ve mezarlardır. Bunların bazılarında hoş duvar motifleri bulunmaktadır. Bu duvar figürleri, çoğu okuma yazma bilmeyen insanlar tarafından yeni Hıristiyan inancını ve inananları için iletişim aracı olarak kullanılmıştır. Hıristiyanlığın etkisini kaybettiği daha sonraki günlerde, başka insanlar kaya mağaralara yerleşmek için bölgeye gelmişlerdir. Bu insanların çoğu, korkunun etkisiyle duvardaki dinsel tasvirlerin gözlerini tahrip etmişlerdir. Onların inancına göre gözlerin olduğu yerde ruhlar konuşurmuş. Müzede bu anlamsız akıbete uğramış bir kilise bulunmaktadır. Yumuşak kayaların içine birçok düzensiz girinti ve oyuk oluşturulması zamanla bu kayaların çökmesine neden olmuştur. Bu türde dayanıksız kayalardan yapılmış kiliselerden biri de çok yakın dönemde kurtarılmış ve diğer kaya kiliselere zarar vermesi engellenmiştir.

 

Uçhisar Kalesi

Uçhisar Köyünün tam ortasında volkanik kayalardan oluşmuştur. Kalenin en tepesinden muhteşem Göreme ve Kapadokya manzarasını izleyebilirsiniz. Ayrıca 3916m yüksekliğindeki Erciyes dağını yakınınızdaymış gibi görebilirsiniz. Garip bir şekilde yerel halkın neden çok fazla mağara ve oyuntular açtığını bulamazsınız. Bunun savunma amaçlı olduğu tahmin edilmektedir. Sürpriz bir şekilde Üçhisar kalesine tırmanmak çok da zor değil.

 

YANINIZDA BULUNMASI GEREKENLER

  • Müzekart
  • Tüflü kayaya tırmanırken ayaklarınızın kaymayacağı tırtıklı ve ince taban yapısına sahip hafif spor ayakkabılar.
  • Eşofman, kot pantolon gibi rahat kıyafetler .
  • Güneş gözlüğü ve şapka.
  • Fotoğraf Makinesi, Video Kamera gibi görüntü kaydediciler.
  • Elektronik gereçleriniz için en az bir takım yedek pil.
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

20.09.2024
AV. ADNAN DEMİRDÖĞER
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.