Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı
Son günlerde yoğun bir çalışma temposu ile hukuk sistemimize arabuluculuk müessesesi yerleştirilmeye çalışılıyor. “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı” adı altında yapılan çalışma TBMM de iki ayrı komisyonda alt komisyon çalışması şeklinde devam etmektedir.
Tasarının Genel Gerekçesinde çeşitli yöntemlerden ve mevcut uygulamalardan bahsedilmektedir.Yöntemlerden biri 2002 yılında birleşmiş Milletler Ticaret Komisyonu(UNCITRAL) tarafından hazırlanan Milletler Arası Ticari Arabuluculuğa ilişkin model kanundur.Yine 2002 yılında Avrupa Birliğine üye ülkelerin hazırladığı Yeşil Kitap ile arabuluculuk ilkeleri tesbit edilmeye çalışılmıştır.
Bütün bu çalışmalara rağmen birliktelik sağlanamamış Avrupa Birliği Ülkeleri kendi içinde çeşitli yöntemler uygulamaya başlamıştır.Bazı Ülkeler arabulucuya başvurmayı tarafların iradesine bırakmış,bazıları yargılama sırasında ve öncesinde arabulucuya başvuruyu teşvik eden uygulamalar getirmiş,bazı ülkeler de arabulucuya başvuruyu zorunlu kılmıştır.
2008 yılında Avrupa Birliği, bir direktifle Danimarka hariç tüm AB üye devletlerine Mayıs ayı itibariyle sınır ötesi hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurulmasını düzenleyen bir kanunu yürürlüğe koymaları yönünde çağrıda bulunmuş, Oysa İtalya’daki siyasi iktidarda Türkiye'de olduğu gibi AB'nin sınır ötesi hukukta ortak düzenlemeler yapılması tavsiyesini yanlış yorumlayarak bunu iç hukukta değişiklik yapma zorunluluğu gibi algılamış ve bu kanunu yürürlüğe koymak için çalışmalara başlamış ve uygulama başladıktan sonra İtalya Ulusal Avukatlar Birliği’nin (Organismo Unitario dell’Avvocatura Italiana) yasayı protesto etmek için 23-28 Mart 2011 tarihleri arasında duruşmalara girmeme kararı almıştır.
12-13 Kasım 2011 tarihleri arasında TBB ev sahipliğinde yapılan Avukatlık Kanunu Tasarısı ile ilgili toplantıda Denizli Barosu da dahil tüm Baro Başkanları Arabuluculuğun başta hukuk sistemimize ve mesleğimize büyük zararlar vereceğini belirtmiştir.
Öncelikle bilinmesini isteriz ki C.M.K. da düzenlenmiş bulunan uzlaştırıcılık müessesesi gibi arabuluculuk müessesinin de sağlıklı yürümeyeceğine inanmaktayız. Hukuk sistemimizde kamu gücünün dışarıda bırakıldığı kurumların bireyler üzerinde henüz etkin olamadığı bir gerçektir. Bu sebepledir ki halihazır durumda arabuluculuk faaliyetine vatandaşların ilgi göstermeyeceği açıktır. Örneğin trafik kazalarında taraflara kaza tutanağı düzenleme olanağı getirilmiş alkol ve ehliyetsizlik hali dışında kişiler bu yönteme başvurmamışlar kazalara polis çağırmaya devam etmişlerdir.
Sistemin yurt dışındaki örneklerinin de çok uygulanabilir olmadığı görülmektedir.
Kanun tasarısı incelendiğinde yargılama esnasında arabulucuya gidilmek istendiğinde hakimin bunun için süreler vereceği düzenlenmiştir. Bu sürelerin oldukça uzun olduğu kanaatindeyiz. Sürelerin sonunda uzlaşma olmaması haline herhangi bir sonuç bağlanmamıştır. Bu halde arabuluculuk ile yargı hızlandırılmaya çalışılırken yargının daha da gecikmesi durumu söz konusu olabilecektir.
Arabuluculuk yapabilecek kişilerin nitelikleri incelendiğinde hukukçu olmayan kişilere belirli bir eğitimle bu imkanın sağlanabileceği görülmektedir. Hukuk nosyonuna sahip bulunmayan kişilerin bu müesseseyi sağlıklı yürütemeyeceği kanaatindeyiz. Yine en büyük endişemiz şudur ki hukukçu olmayan bu kişilerin hukuki sorunlarda arabuluculuk yaparken hangi kriterleri esas alacakları önemli bir bilinmeyendir. Bu meyanda laik hukuk kuralları dışında bir takım argümanların klavuz edinilmesi riski büyüktür. Kanunda arabuluculuk yapabileceklerin yanında yapamayacak olanların da açıkça belirtilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi için yeni bir teşkilat sistemi öngörülmüştür. Büyük oranda yargı sistemine katılamayacak bu müessese için yeni bir teşkilatlanmaya gidilerek Kamu maliyesine ek yük getirmenin ekonomik olmayacağı kanaatindeyiz.
Bu nedenlerle arabuluculuk düzenlemesini gerekli bulmuyoruz. Yargıyı hızlandırması beklenirken yavaşlatmasından endişe ediyoruz. Yine hukuki sorunlara çözüm ararken yeni sorunlara neden olacağından endişe ediyoruz.
Tasarının yasalaşmaması için tüm meslektaşların gereken çabayı göstermesi gerektiği inancımla hepinizi saygı ile selamlıyorum.
NOT: Konu ile ilgili görüşlerimiz, 22.11.2011 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu Başkanlığı'na gönderilmiştir.