1) Alman Federal Parlamentosunun; kendisini "mahkeme" ve "tarihçi" yerine koyarak, hiçbir ciddi bilimsel ve tarihsel referansa dayanmayan, gerçeklikten ve ciddiyetten uzak, tek taraflı, dostluğa sığmayan kararı kabul edilemez. Alman meclisinin bilimsel ve tarihsel araştırmaların önünü tıkayan böyle bir karar almaya hakkı, yetkisi ve haddi bulunmamaktadır. Kin ve düşmanlık tohumları eken, yaraları kaşıyıp kanatan bu kararı tanımıyoruz ve kabul etmiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşmiş kararlarına da açıkça aykırı olan bu karar, Almanya'nın kendi soykırımcılığına ortak arama gayretinin dışında bir anlam taşımamaktadır. Alman Devleti bu haksız ve hukuksuz tutumunun sonuçlarına katlanacaktır.
2) Yüksek Yargı Başkanlarının; tarafsız olmadığı kendi eylemleri ve söylemleri ile sabit olan, Anayasa ve yargı ile ilgili olumsuz tutumu belli Cumhurbaşkanı ile "yurt gezilerine" çıkmaları, Anayasal konumlarına, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına uygun olmayan, yargının saygınlığını zedeleyen, yargı ile ilgili kaygı ve kuşkuları haklı kılan bir tutumdur ve kabul edilemez. Bu nedenle Anayasamızın 6,9, 11 ve 138.maddelerinin ışığında Yüksek Yargı başkanlarını ve tüm yargı mensuplarını hem görüntüde hem de özde yargı bağımsızlığına ve saygınlığına, anayasal konumlarına, Türk Milletine olan sorumluluklarına uygun davranmaya davet ediyoruz.
3) Bu gelişmelere bağlı olarak, yargı bağımsızlığı hususunda iktidar cephesinden gelen açıklamalar ise dehşet vericidir. Hatırlatmak isteriz ki demokrasi ve hukuk devletinin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesi kapsamında ve Anayasa'ya göre yargı kimseye "bağlı", "bağımlı" olmayıp sadece Türk Milleti adına, hukuka, kanuna ve vicdanına göre karar verir, kimseden emir, talimat almaz.
4) Hep dile getirdiğimiz gibi, hukuk güvenliği herkes için bir gerekliliktir. Bunun için de yargının bağımsız ve tarafsız olması şarttır. Bu nedenle siyasi iktidar dahil hiçbir gücün yargıya egemen olmasına izin verilmemelidir. Buna bağlı olarak konum ve sıfatı ne olursa olsun ülkeyi yönetenlerin ve herkesin Anayasaya, hukuka uygun davranması bir zorunluluktur. Hiç kimse kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi kullanamaz, Anayasayı askıya alıp çiğneyemez, buna göz yumamaz. Bu tür davranışlar suçtur.
Anayasanın fiilen askıya alınıp çiğnenmesine, hukuksuzluğa, bilinçli ve sistematik olarak yaratılan fiili duruma hukuki kılıf oluşturulmasına ALIŞMAYACAĞIZ, bu tür oldu bittileri KABUL ETMEYECEĞİZ, bunlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz.
5) Son dönemlerde, en yakın örnek olarak Tekirdağ'da, kolluk görevlilerinin avukatların görevlerini yapmasını engelleyen ve güçleştiren, saygınlığına aykırı, silah doğrultma, tehdit ve hakaret boyutuna ulaşan tutum ve davranışlar kabul edilemez. Avukatlara yönelik olarak sarf edilen, haksız ve saldırı niteliği taşıyan sözlerin sahiplerini de hadlerini aşmamaya ve sözcüklerini seçerken dikkatli ve saygılı olmaya davet ediyoruz. Bu hususta yetkilileri uyarıyor, bu tür tutum ve davranışlarla sonuna kadar mücadele edileceğini, her türlü yasal ve idari yola başvurulacağını da tekrar belirtiyoruz.
6) Yurttaşların hak ve özgürlüklerinin güvencesi, koruyucusu ve kollayıcısı olan avukatların mesleki sorunları kendi kişisel sorunları değil, hak arama özgürlüğüne dair sorunlardır. Bu sorunların çözülmesi ve daha güçlü bir avukatın varlığının, hukuk devletinin ve hak arama hürriyetinin teminatı olduğu unutulmamalıdır.
7) Ülkenin üniter yapısının korunması, huzur ve güvenliğin tesisi için terörle kararlılıkla mücadele edilmeli, ancak bu mücadelede alınan ve uygulanan önlemler demokratik hukuk devletinin gereklerine uygun ve orantılı olmalı, hiçbir şekilde hukukun dışına çıkılmamalıdır.
8) Daha önce de belirttiğimiz üzere, önemine binaen şu hususları bir kez daha tekrar etmek isteriz ki;
- Üniter devletten, misak-ı milli ile belirlenen sınırlardan, Anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesinde ifadesini bulan Anayasal ilkelerden, hukuk devleti ve demokratik rejimden, ülkenin bir karış toprağından hiçbir şekilde vazgeçilemez ve taviz verilemez.
-Emperyalist planlar doğrultusunda Türkiye'yi bir kardeş kavgasına götürebilecek bir takım provokasyonlara karşı uyanık olunmalı, etnik veya mezhepsel ayrımlar reddedilmeli, yurttaşlık temelinde kardeşlik ve birlikten uzaklaşılmamalı, milli birlik ve beraberliğe, hukukun üstünlüğüne sımsıkı sarılınmalı, emperyalizme karşı birlik olunmalıdır.
-Siyaset alanında belirli bir seviye ve üslup muhafaza edilmeli, ülkenin ve ulusun çıkarları, cumhuriyet değerleri ortak payda ve yol gösterici olmalıdır.
Kamuoyuna saygı ile sunarız.04.06.2016
Aydın Barosu Başkanı
Av. Gökhan BOZKURT
Ankara Barosu Başkanı
Av. Hakan CANDURAN
Antalya Barosu Başkanı
Av. Alper Tunga BACANLI
Balıkesir Barosu Başkanı
Av. Yaşar MEYVACI
Bilecik Barosu Başkanı
Av. Halime AYNUR
Burdur Barosu Başkanı
Av. Ramazan GEDİK
Bursa Barosu Başkanı
Av. Ekrem DEMİRÖZ
Çanakkale Barosu Başkanı
Av. Bülent ŞARLAN
Denizli Barosu Başkanı
Av. Müjdat İLHAN
Edirne Barosu Yönetim Kurulu Üyesi/ Sayman
Av. Kaan POLAT
Gaziantep Barosu Başkanı
Av. Bektaş ŞARKLI
İstanbul Barosu
Av. Ümit KOCASAKAL
İzmir Barosu Başkanı
Av. Aydın ÖZCAN
Kocaeli Barosu Başkanı
Av. Sertif GÖKÇE
Manisa Barosu Başkanı
Av. Ali ARSLAN
Mersin Barosu Başkanı
Av. Alpay ANTMEN
Muğla Barosu Başkanı
Av. Cumhur UZUN
Uşak Baro Başkanı
Av. Baki KANTAR
Sakarya Barosu Başkanı
Av. Zafer KAZAN
Tekirdağ Barosu Genel Sekreteri
Av. Havva NALBANT TEKİN