DENİZLİ BAROSU BAŞKANI AVUKAT MÜJDAT İLHAN’IN YENİ ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASI
Tarih: 6.09.2011 | Okunma Sayısı: 2793
Değerli Meslektaşlarımız, 2011-2012 adli yılınızı kutlar, sağlık, mutluluk ve başarı  getirmesini dileriz.
Yönetim Kurulu Adına Baro Başkanı Avukat Müjdat İLHAN


DENİZLİ BAROSU BAŞKANI AVUKAT MÜJDAT İLHAN’IN
2011–2012 ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASI

 2011-2012 adli yılının öncelikle ulusumuza,ülkemize ve Denizlimize hayırlı olmasını diliyorum. Ömrünü hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve adaletin sağlanması yolunda harcayan ve  yitirdiğimiz bütün hukukçuları rahmetle ve şükranla anıyor, anıları önünde saygı ile eğiliyorum.

 Biz hukukçular, hakimi, savcısı, avukatı her yıl adli yıl açılışında yargı dünyasının ve tüm yargı çalışanlarının sorunlarından söz eder,yeni adli yılda bu sorunların çözümünü bekleriz. Ne yazık ki bu konuşmamın içeriği de bu yönde olacak. Ne yazık ki bu adli yılın başında önceki yıllara göre daha bağımsız, daha adil bir yargı atmosferi içinde değiliz, her geçen yıl bizleri adalet adına umutlandıran değil, endişemizi arttıran gelişmelerle karşılaşıyoruz.

12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa değişikliği ile ilgili referandum, halkımızın %73.7 lik katılımıyla yapılmış ve %57.8 lik evet oyuyla anayasamızın bazı maddelerinin değişmesi sağlanmıştır.

 Keşke, yine bir referandumla ve % 92’lik evet oyuyla yürürlüğe giren ve yargı bağımsızlığı adına, 1961’e göre büyük bir gerilemeye neden olan 1982 anayasasının yıllarca eleştirdiğimiz hükümlerinde yapılan değişiklikler hukukçuları ve diğer toplum kesimlerini umutlandırabilseydi.

Bu değişikliklerin toplumun hiçbir kesimini tatmin etmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü 13 Eylül 2010 tarihinden itibaren iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasetçiler ve biz hukukçular Anayasamızın maddeler düzeyinde değil de bütünüyle ele alınarak yeniden hazırlanması gerektiğini söylüyoruz. Ancak herkesin beklentisi farklı. Hukukçular Türkiye Cumhuriyeti’ nin temel ilkelerinin korunması, daha fazla özgürlük, daha çok demokrasi, üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü, tam bağımsız yargı, yargıç güvencesi, adli kolluk, savunmaya daha çok özgürlük gibi temel kavramlardan bahsederken; ne yazık ki siyasiler ve bir kısım yazarlar anayasanın ilk üç maddesini değiştirmeyi, ülkeyi federasyonlara bölmeyi, yarı başkanlık veya başkanlık sistemlerini tartışıyorlar. Demokrasisi gelişmiş tüm ülkelerde uygulanan, demokratik parlamenter sistemimizi geliştirmek varken, Cumhuriyet ve demokrasimizi baltalayacak uygulamaları, ileri demokrasi adı altında devreye koyuyorlar.

 Geçtiğimiz yıl yapılan anayasa değişikliklerinin yargıyı ilgilendiren hükümleri dışında kalanlara hiç kimsenin itirazı olmamıştır. Ancak asıl değişiklikler yargı alanındadır. Yüksek yargının ve HSYK’ nın yapısı büyük değişikliklere uğramıştır. Bu değişiklikler bir yıl içinde ilk sonuçlarını vermiştir. Ne yazık ki bu sonuçlar bizleri daha da karamsarlığa itmiştir. Yargı Adalet Bakanlığı’ nın vesayetinden kurtulsun derken, vesayet daha da artmıştır. Tarihin en geniş kapsamlı hakim savcı tayin kararnameleri yürürlüğe sokulmuştur. DGM’lerin yerini, DGM’leri mumla aratacak özel yetkili mahkemeler ve özel yetkili savcılar almıştır. Üç kişilik heyette karşı oy kullanan 1.sınıf bir yargıç soluğu başka bir ilde alabilmektedir. Yargıç güvencesi hukuk fakültelerinde konuşulan bir fanteziye dönüşmüştür. 1923 ten itibaren hukuk devrimimizin mimarı sayabileceğimiz, Mahmut Esat Bozkurt’un

Cumhuriyet Savcıları; Meriç Kıyılarında Çalışan Türk Köylüsünün Kaybolan Sabanlarından Tutunuz Da, Bu Yurtta Yaşayanların Uğrayacakları En Ufak Bir Haksızlıktan, Hatta Bingöl Dağlarının Issız Kuytularında Nafakalarını Bekleyen Öksüzlerin Gözyaşlarından Siz Sorumlusunuz.’ Sözü artık bir hayalden ibarettir.

 Yine medya hiçbir zaman, hiçbir ülkede yargı kurumlarına ve mensuplarına karşı, hiç bu denli hasmane bir tutum almamıştır.

 Şimdi çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. 650 sayılı “Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” 26.Ağustos.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak, aynı gün yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. KHK’nin adı bile çok anlamlıdır. Son yılların en büyük buluşu, Bir tür torba kanun, ya da KHK.

 Yasama yetkisi, Anayasal kurallar içerisinde yasama organı olan TBMM'ye aittir. KHK ile düzenlenemeyecek bir alanda TBMM'nin bu yetkisi, yetki yasası ile hükümete verildiği için, bu alanda yasama organı devre dışı bırakılmıştır. Bu konularda hükümet, yasama ve yürütme alanında yetki kullanan tek erk durumuna geldiği gibi, bir de bu yetki yasasından hareketle çıkardığı KHK'larla yargı ile ilgili alana da el atmış, böylece hükümet yasama organını devre dışı bırakmanın ötesinde, ayrıca yargıyı da düzenlemeleriyle açıkça biçimlendiren tek güç konumuna gelmiş, sonuçta erkler ayrılığı yok edilme noktasına gelmiştir.

 Masumiyet karinesi üç kuruş harca kurban edilmektedir. Bugün maalesef yurttaşımız ve dolayısıyla meslektaşlarımız ceza davalarında temyiz harcı ödemekte,CMK görevlisi meslektaşlarımız CMK ödemelerini zamanında alamamasına rağmen bir de temyiz gideri ödeyip bunu geri almayı beklemektedir.

 Her platformda söylediğimiz ve söylemeye devam edeceğimiz gibi anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir, Öyle olmalıdırlar. Bu nedenle de toplumun bütün kesimlerinin kendini bulması gereken metinler hazırlanmalıdır. Her ne kadar son şeklinin TBMM de verilmesi gerekirse de çalışmalar toplumun bütün dinamiklerine yayılmalıdır.

  Büyük Önder Atatürk’ün de dediği gibi;

 “ Anayasanın asıl ruhu kitaplara geçmesinden evvel ulusun dimağında ve vicdanında toplanmış olmasıdır”

 Halen   ağır işleyen yargı mekanizmasının düzeltilmesi, yenilenmesi gereken yasal mevzuatın geciktirilmeden yaşama geçirilmesi, güvence altına alınması gereken yargı ve yargıç bağımsızlığının ve tam anlamıyla hukuk devleti olmanın gereklerinin sağlanması için gerçek bir yargı reformuna olan ihtiyacın varlığı önümüzde durmaktadır.

 Bizce yapılması gerekli olan hukuk ve yargı reformu yargının tüm unsurlarının katılımıyla mümkündür. Hakim ve savcıların savunma mesleğinin mensuplarının ve onların örgütü olan Baroların ve Barolar Birliği'nin, Hukuk Fakültelerinin ve bilim adamlarının, Adalet Bakanlığı’ nın ortaklaşa çalışmasıyla ortaya çıkacak ve kamuoyunda da tartışılacak bir yargı reformu ülkemizin en acil gereksinimidir. Fakat hepsinden önce çağdaş ve özgür bir demokrasi ve bağımsız bir yargı herkesin ortak talebi olmalıdır.

 "Hükümet, memlekete kanunu egemen kılmak ve adaleti iyi dağıtmakla yükümlüdür. Bu nedenle adalet işi çok önemlidir&S230; Adliye politikamızda izlenecek gaye, önce halkı yormaksızın hızla, yerinde, güvenle adaleti dağıtmaktır.Bunun için adaletimizin düzeyini bütün uygar toplumların derecesinde bulundurmak zorundayız&S230; Hedeflediğimiz tam bağımsızlık kavramı içinde adalet bağımsızlığımızın da yer alması doğaldır

Diyen Büyük Önder Mustafa Kemal yargı bağımsızlığı, yargıya hızlı ve güvenli erişimin gerekli olduğunun altını günümüzden 90 yıl önce çizmiştir.

Görkemli Adliye Sarayları yapmak önemlidir, ancak yeterli değildir. Asıl iş orada görev yapan yargıç, savcı, avukat ve adliye emekçilerinin hiçbir korku ve baskının etkisinde kalmaksızın görevlerini yapabilecekleri iklimi oluşturmaktır.

 Anadolu kaplanı olarak anılan ilimiz maalesef yaşanılacak kentler sıralamasında iyice gerilere düşmüş ve işlenen suçlar açısından ele alındığında da en çok suç işlenen ilk 10 il arasına girmiştir. Bütün bu olumsuzluklar adliyemize düşen yükün ve iş yoğunluğunun artması anlamındadır.Adliye binamızın fiziki şartlarının ve personel sayısının yetersizliğini, adalet hizmeti verenlerin zor koşullar altında çalışmakta  olduğunu zaten görmekteyiz.

 İlimize yapımı planlanan ek adliye binamızın bir an önce yapımına başlanması gerekmektedir. Mevcut adliye binamızın yetersizliğinden dolayı Bölge İdare Mahkememize bina arayışı sürmektedir.

 Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmaya başlamıştır. Fakat bölge adliye mahkemelerinin kurulduğu iller arasında Denizli yoktur. Ege Bölgesinde ilimiz, İzmir’den sonra en fazla adli ve idari iş yüküne sahip olan ildir.Bu nedenle Ege Bölgesine kurulacak bölge adliye mahkemelerinden biri ilimizde kurulmalıdır. Bunun sağlanması amacıyla  valimiz, milletvekillerimiz, belediye başkanımız ve Denizli’yi temsil eden tüm kurumlarla birlikte Denizli  Barosu da gerekli girişimlerde bulunmaktadır. Bu çabamızın sonuç vermesi topyekün bir işbirliği ve mücadele gerektirmektedir.

 Yargının olmazsa olmazı biz avukatların da savunma görevini yerine getirirken yaşadığı sorunlar gün geçtikçe artmaktadır. Hukuk eğitiminin kalitesi her geçen yıl daha da azalmaktadır.Bunun en büyük nedeni hiçbir kaygı taşımadan her üniversiteye hukuk fakültelerini açma olanağı verilmesi,öte yandan  fakültelerde akademisyen eksikliğinin göz ardı edilmesidir . Her yıl 5000 den fazla hukuk fakültesi mezunu gencimiz barolarımızda staj yapmaya başlamaktadır. Hukuk diplomalı işsizler yakın geleceğin gerçeği olacaktır. Kaldırılan avukatlık sınavının yasal düzenlemesinin yeniden yapılması gerekmektedir.

Mesleğimizin icrasının gerek ekonomik gerekse hukuki acıdan giderek zorlaştığı aşikardır. Ülkenin eğitim ve sosyal politikaların bir sonucu olarak hukuka ve hukukçuya saygı giderek azalmış, avukatlara işi nedeniyle yönelen saldırıların sayısı ve niteliği korkutucu boyutlara ulaşmıştır.

 Hukuk devleti ilkelerini ihlal eden mevzuat düzenlemeleri, yargı ve kolluk birimlerinin avukata bakış açısının giderek daha olumsuz hale gelmesi, yargının üç ayağından biri olan savunma makamını, savunmaya muhtaç hale getirmiştir.

 Avukatlık Kanunu uyarınca verilen avukat  kimlik kartının resmi belge olması gibi basit düzenlemeler bile fiilen uygulanamamaktadır. Kimi daire müdürleri avukatlık kanununun açık hükmüne rağmen avukata bilgi ve belge vermemektedir. Savcılarımızın avukatlara dosya inceletmemek konusundaki ısrarcı tutumları ve bu konunun yargıya taşınmak zorunda kalmasından duyduğumuz rahatsızlık sürmektedir.

 Daha önce dile getirdiğimiz ve İlimizin ihtiyacı olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların infaz edileceği ve tutuklu yargılananlar için bir tutukevinin yapılmaya başlanması bizleri, bir nebze mutlu etmiştir.

 

Değerli meslektaşlarım;

 

Yargının ve yargı çalışanlarının sorunlarını tek tek saymanın dışında, yeni adli yılın başladığı bu gün bu sorunlarımızın bir an önce çözülmesi için bize düşen çabayı göstermeye devam edeceğiz. Var olan sorunlarımızın ve ihtiyaçlarımızın çözüleceğine olan inancımla tüm avukatlarımızın yargıçlarımızın,savcılarımızın ve adliye çalışanlarımızın yeni adli yılını kutluyor başarılı bir dönem geçirmenizi diliyorum.

Saygılarımla,

Avukat Müjdat İLHAN
Baro Başkanı
 
 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

19.09.2024
AV. ADNAN DEMİRDÖĞER
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.