Bir tartışma yeniden ve yeniden gündeme getirilmektedir. Ne sonuçlandırılmaktadır nede gündem dışına çıkarılmaktadır.
Yakın zaman öncesine kadar; suikastlerle, cinayetlerle “hak aradığını” ileri sürenler ve hamileri, bu gün Lobi faaliyetleri ile “hüküm vermekte”, Meclis kararları ile “tarih yazmakta.
Ermeni soykırımı iddiası yalandır. Ermeni soykırımı yoktur. Vatan savunması vardır. Tarihsel gerçek budur.
“Deiure ” (= Haklı) olan ,”Demos’a” (=Kamuoyuna ) feda edilemez. Gerçeğin ve Hakkın yerine Meclis kararlarını, Kamuoyu/lobi faaliyetlerini koyarak hüküm verirseniz bunun adı Linçtir. Tümüyle hukuksal kaygılarla ve hukuk eksenli olarak ifade ediyoruz ki bir Ulusu “linç” etmeye hiç kimsenin, hiçbir nedenle hakkı yoktur. Tarih ispatlamıştır ki kimsenin gücü de yetmez.
Dört bir yandan Emperyalist saldırılar altında kalan Anadolu insanı, içinden çıkan Ermeni çetecilere karşıda savaşmış silah ve şiddet kullanmıştır. Başka türlü savaş var mıdır?
Neden böyle bir kıyaslama yapıyoruz? Hukukta çekişmeler baskın olarak “Hak ve menfaatler yarışması” biçiminde ortaya çıkar. Hukuk ilk haksız hareketi yapana büyük sorumluluklar yükler.
Anadolu toprağında “boğazlaşma ” ya dönüşmüş olan süreçten kim sorumludur?
İlk olarak kim sorumludur? Temel olarak kim sorumludur? Akıl ve vicdan sahibi herkes bu soruların emperyalist devletler ve Ermeniler olduğunu söylemektedir.
Bütün bu gerçekler karşısında ve 17 Ekim 2005’te İngiltere Hükümeti; AB üyesi ülkeler arasında, 1915-16 olaylarının, soykırım olarak tanımlanması konusunda bir oylama olmadığını ifade ederken Fransız Senatosu : 4 Mayıs 2011 günü, ‘Ermeni soykırımını inkar etmeyi suç sayan kanun’u reddederken.
İsviçre Hükümeti de 2011 de “Federal konsey, 1915 olaylarının incelenmesinin tarihçilerin görevi olduğu savını savunmaya devam etmektedir.” Derken Fransız Meclisine sunulan “Ermeni soykırımı olmamıştır” demeyi suç sayan yasa önerisi; evrensel hukukun en temel özgürlük olarak tanımladığı “düşünce ve ifade özgürlüğüne düşman” bir darbedir. Tarihin çöp tenekesinden çıkarılmış, üzerinde Fransız Ulusunun en seçkin aydınlarının da kanı olan adi bir hançerdir.
Fransız Ulusal Meclisi bu yasa önerisini kabul ederse: O adi hançeri Türk ulusuna değil en başta kendi ulusuna ve Avrupa’nın yüzlerce yıllık ifade özgürlüğü mücadelesine saplamış olacaktır.
Biz aşağıda imzası bulunan Barolar olarak bir kez daha “her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delillere dayanan tam bir vicadani kanaatle “ deriz ki “Ermeni soykırımı yoktur Vatan savunması vardır.” 21.12.2011
Muğla Baro Başkanı Av.Mustafa İlker GÜRKAN | Aydın Baro Başkanı Av.Sümer GERMEN | Uşak Baro Başkanı Av.Rıza ALBAY |
Manisa Baro Başkanı Av.Fadıl ÜNAL | Denizli Baro Başkanı Av.Müjdat İLHAN | Balıkesir Baro Başkanı Av.Yaşar MEYVACI |