BASIN AÇIKLAMASI
Sayın Cumhurbaşkanı'nın 13 Mart 2017 tarihinde konuk olarak katıldığı bir televizyon kanalı programında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'na ve Anayasa Değişikliği Referandumunda “Hayır” oyu kullanacaklara karşı terörle işbirliği içinde olduğu gibi gerçek dışı söylemlerini endişe, kaygı ve üzüntü içinde izlemiş bulunuyoruz.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu 110. maddesi 17. bendi Türkiye Barolar Birliği'ne ; 76, 95.ve 97. maddeleri de Barolara -herhangi bir izin gerekmeksizin- "hukukun üstünlüğü ile insan haklarını savunmak ve korumak, ayrıca bu kavramlara işlerlik kazandırmayı " bir görev ve sorumluluk olarak addetmiştir. Dolayısıyla, Türkiye Barolar Birliği ve Baroların varlık sebebi, zaten Halk adına demokrasi ve hukukun üstünlüğünü hakim kılmaktır. Bu görevlerini yerine getirirken de hiçbir kurum ve kişiden talimat almazlar; hiçbir engellemeden, tehditten yılmazlar ve korkmazlar. Birlik Başkanımıza karşı yöneltilen haksız ithamlar asla kabul edilemez. Ülkenin yönetim şeklini değiştirecek bir Anayasa söz konusudur ve elbette Barolar Birliği Başkanı da Baro Başkanları da bu konuda hem düşüncelerini açıklayacak, hem de milletimizi bu anayasa değişikliği ile ilgili aydınlatacaktır. Ayrıca, Anayasa değişikliğine ilişkin görüş ve düşüncelerini her platformda açıklamak, herkes gibi Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Baro başkanlarının Anayasa ile güvence altına alınan en temel hakkıdır. İçişleri Bakanımız bir baro başkanımızı "Edepten yoksun" olmakla suçlamaktadır. Bu haksız suçlama da başlı başına referandum sürecinin amacının dışına çıkarılmış olduğunun da bariz göstergesidir.
Referanduma sunulan Anayasa Değişikliği önerisi için, yurttaşların 16 Nisan Pazar günü "Evet" veya "Hayır" olarak iki seçenekleri olacaktır. Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren Anayasa Referandumu’na ilişkin ‘evet kampanyası’ ne kadar yasal ve meşru ise ‘hayır kampanyası’ da o kadar yasal ve meşrudur. Eğer öyle değilse, HAYIR veya EVET olarak yapılacak olan Anayasa Değişikliği oylamasında HAYIR seçeneğinin sunulmasına da gerek yoktur. Referandumda oy kullanacak olanlar, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıdır. Karar yüce Türk Milletindir. Hiç kimse, bu milletin vatandaşlarını vatan haini ve terörist olarak niteleyemez ve gösteremez.
Türk Milleti, 17 Nisan sabahından sonra da birlik ve beraberlik içinde yaşayacaktır. Bu bizim millet olarak en değerli hazinemizdir. Kutuplaşma ve bölünme, en büyük tehlikemizdir. Nitekim, yakın zamanda şehrimizde olan olay bizi derinden üzmüştür. Denizli'de "hayır" başlıklı açılan stantta evet-hayır tartışması fiili saldırıya dönüşmüş, bir vatandaşımız yaralanmıştır. Bu tür saldırıların devam etmemesi için Cumhuriyetin kazanımlarının, hukuk devletinin, yargı bağımsızlığının ve geleceğinin farkında olan büyük Türk Milleti, sağduyulu olmalıdır.
Denizli Barosu olarak ne bizim ne de Birlik Başkanımızın konuya sessiz kalamayacağını, hukukun üstünlüğünü savunmaya, hukukun tarafı ve hukuk tarafında olmayı sürdüreceğimizi, Birlik Başkanımız ve biz Baroların hukukun üstünlüğünün egemen kılınmasında verdiği mücadelede birlikte olduğumuzu tüm kamuoyu ile paylaşırken, Sayın Cumhurbaşkanımız ve tüm siyasilerimizi ayrıştırıcı söylemden uzak kalınması konusunda hassas davranmaya davet ediyoruz.
DENİZLİ BAROSU BAŞKANLIĞI