BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 24.11.2023 | Okunma Sayısı: 250

 Bugün, 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. 25 Kasım yalnızca şiddete karşı mücadelenin değil, KADIN olarak tüm alanlarda verilen mücadelenin ve direnişin günüdür.
25 Kasım, kadınların yaşam haklarının ve özgürlüklerinin güvence altında olmadığı, ayrımcılığın ve şiddetin devlet eliyle yaygınlaştırıldığı, hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanda eşitliğin olmadığının hatırlandığı gündür.
25 Kasım, aslında tıpkı diğer günler gibi kadınların, YALNIZCA KADIN OLMALARI SEBEBİYLE uğradıkları haksızlıklar gerçeğiyle yüzleşme günüdür.
Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de, kadına yönelik şiddet azalmak söyle dursun, her geçen gün artmaktadır. Kadınların bedeni, kimliği ve emeği üzerindeki baskılar yoğunlaşmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 tarihli Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre, Türkiye, cinsiyet eşitliği sıralamasında, bir önceki yıla oranla gerileme yaşamış olup 146 ülkenin bulunduğu listede 129. sırada yer almaktadır. Bu uçurum içerisinde kadınlar, afetlerle, savaşlarla, salgın hastalıklarla, erkek egemen zihniyetin birer birer haklarını tırpanlamaya çalışmasıyla, özgür, eşit ve adil bir yaşam uğruna mücadele etmektedir.
2023 yılında sanatın, teknolojinin, tıbbın gelişmelerini konuşuyor olmamız gerekirken halen devam eden savaşlar, işgaller ve ambargolar nedeniyle yaşanan vahşete tanıklık ediyoruz. Savaştan kaçmaya çalışan binlerce kadın ve çocuk, insan onuru ile bağdaşmayacak yaşam koşullarında hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Devletlerin ve iktidarların siyasi hırsları ve mülkiyet iddiaları yine kadınlar ve çocukların yaşam hakkının önüne geçiyor.
Ülkemizde de henüz 6 Şubat depreminin yaraları sarılmamışken, verilen kayıpların acısı dindirilememişken, kadınların nafaka haklarının ellerinden alınmaya çalışılması gündeme getirilmiştir.
Nafaka miktarlarının yoksulluk sınırı altında belirleniyor olması, nafaka yükümlüsünün nafaka ödememek için gelir azaltmak amacıyla mal varlığını gizlemesi, nafaka tahsilatlarının yapılamaması, yükümlülük ihlalinde etkin cezai müeyyidelerin olmamasının konuşulması gerekirken nafakanın süresinin gündemde olması kabul edilemez.
Eril zihniyetin tek niyetinin nafaka yükümlülüğünü süreli hale getirmek değil, Anayasa değişikliği ile kadınları sosyal alanlardan uzaklaştırıp eve hapsetmek, baba, koca ya da abi gibi bir erkeğin bakımına muhtaç hale getirmek olduğunun farkındayız. Bu değişikliklerin aile kavramı altına gizlenerek meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve kadınların bedenleri, kıyafetleri, çalışma alanları ve imkânları bakımından toplumsal cinsiyet eşitsizliğine mahkûm edilmek istendiğini biliyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında vurgulamak isteriz ki; nice mücadeleler sonucunda kazanılmış olan haklarımızın kaybına müsaade etmeyeceğiz. Haklarımızın kaybına yol açacak her türlü girişimin karşısındayız. Kadın kazanımlarının kaybına yol açacak her türlü söylem ve yasal düzenlemelerin kadınların yaşam haklarına saldırı oluşturduğu açıktır.
TÜBAKKOM ve Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak, kadın haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor; kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılık sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. 

 

 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

19.09.2024
AV. ADNAN DEMİRDÖĞER
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.