Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin hukuksuz olarak vermiş olduğu karar ile ilgili 09.11.2023 Perşembe günü saat:12:00 de Denizli Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.
BASIN AÇIKLAMASI
Dün, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği karar, 1960 yargılamaları, 1972 muhtırası sonrası yargılamalar, 1980 İhtilali sonrası yargılamalar, 27 Şubat yargılamaları, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yapılan yargılamalar sonucunda verilen kararlar gibi Türk yargısının kara günlerinden birisi olarak anılacaktır.
Bu karar, yukarıda belirttiğim kararlar gibi, yüksek yargının olağan veya olağanüstü dönemlerde, gücü elinde bulunduranların arzu ve istekleri doğrultusunda verilen kararların tipik bir örneğidir.
Verilen her yargı kararı, eleştirilebilir. Ağır şekilde eleştirilebilir. Ancak, Anayasa’da öngörülen haklar çerçevesinde uygulanması gerekmektedir.
Kararda belirtilen kişinin siyasi görüşünü beğenir beğenmezsiniz, ırk, dil, din, mezhep ayrımı olmadan ve gözetilmeden kısaca hiçbir ayrım yapılmadan yargılamanın yapılması ve bu kararın uygulanması gerekir. Çünkü adaletin gözü kapalıdır. Aksi durum, Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesini ortadan kaldırır.
Bu karar örnek alınacak olursa, bundan sonra Yargıtay kararlarının da uygulanmamasına ve kararı verenlerin yani hakim ve savcıların, kişi, kurumlar tarafından şikayet edilmesine, yargının kilitlenmesine ve toplumda anarşi çıkmasına neden olur.
Bu olay, kararda belirtilen kişinin sorunu olmaktan çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olup olmadığının sorgulanmasına neden olmuştur.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Hatay Milletvekili Av. Can ATALAY’ın yapmış olduğu bireysel başvuruda; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine karar vermiş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlalinin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı gerekçesiyle, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması zorunlu görülmüştür.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ihlal kararının bir örneği kendisine gönderilmesine karşın, kararının temyiz incelemesinden geçtiği ve kesinleştiği belirtilerek, ihlal kararını Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir.
Cumhuriyetimizin 100. Yılına hiç yakışmayan bir şekilde ; Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen "hukuk devleti" ilkesine aykırı olarak : Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım 2023(bugün) tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının sonuçlarının giderilmemesine (uyulmamasına) ve “Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak sekilde aşarak” hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereginin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılıgı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiştir.
1982 Anayasasının 153/6 Maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını düzenlemiştir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 48. maddesinde belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali neticesinde öngörülen yol yeniden yargılamadır. 6216 sayılı Kanun gereğince verilen “yeniden yargılama” kararı, taleple bağlı olmaksızın, derece mahkemelerince re’sen başlatılması zorunlu olan bir giderim yoludur. Yeniden yargılama kararı kendisine gönderilen derece mahkemesi, kabul edebilirlik incelemesi yapmaksızın yargılamayı yeniler ve bu halde derece mahkemesinin gösterilen sebebin varlığı hususunda herhangi bir takdir yetkisi de bulunmamaktadır.
6216 sayılı kanun uyarınca Anayasa Mahkemesi yeniden yargılamaya karar vermiş ise, derece mahkemesi doğrudan yeniden yargılama işlemlerini başlatmak zorundadır. 6216 sayılı Kanun m.50/2’nin 3. cümlesine göre, yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar vermek zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrasında yargı merciilerinin bariz şekilde Anayasa ve kanunlara aykırı olarak verdikleri kararlarla ihlalin giderilmesini sürüncemede bıraktıkları ve temel hak ve hürriyetleri ihlal edici uygulamaya devam edildiği görülmektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce ihlal kararının gereğinin anayasal zorunluluğa karşın yerine getirilmemesi ve kararın uygulanmaması adına Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunularak hukuk devleti ilkesine telafisi imkansız bir zarar verilmekte ve suç işlenmektedir.
Mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsedilemez. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin Can ATALAY kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve bahsi geçen ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Yargı organları olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir. “Hukuki güvenlik” hakkının geri dönülmez biçimde zedelenmemesi adına, Can ATALAY hakkında derhal yeniden yargılama, yasama dokonulmazlığı kapsamında durma ve tahliye kararı verilmeli; Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında 2797 sayılı Yargıtay kanunun 46. Maddesi gereğince resen soruşturma başlatması çağrısında bulunuyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti, çadır veya muz cumhuriyeti değildir. Kurum ve kurallar ülkesidir. Verilen bu karar ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi yargı kararı ile Anayasal suç işlemiştir.
Bu nedenle, Denizli Barosu dün olduğu gibi bugün de, yarın da darbe veya darbe teşebbüsü nereden gelirse gelsin daima karşısında duracaktır.
Avukat Adnan DEMİRDÖĞER
Denizli Barosu Başkanı