BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 12.08.2020 | Okunma Sayısı: 654

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

                    ANKARA

İLGİ:İstanbul Sözleşmesi hakkında

 

Ülkemizde Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması çalışmaları  Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yasal bir zemine oturtulmaya çalışılmış ve medeni kanunun 1926 de kabulü ile  kadın hakları açısından bu süreçte  yeni bir döneme girilmiştir. Örneğin  çok eşlilik yasaklanmış, resmi nikah zorunlu kılınmış ,  kız ve erkek çocuklara mirasta eşit pay ilkesi getirilmiş; boşanma, nafaka gibi yasal düzenlemeler  aile kavramı nazara alınarak düzenlenmiş, kısaca kadının toplumsal yaşamdaki yeri güçlendirilmiştir. O günden günümüze ,dünyadaki kadın hakları hareketleriyle koordineli şekilde ülkemizde de kadın ve erkeğin yasalar önünde eğitim ,iş ,aile  ve toplumsal hayatta eşit bireyler olarak yaşaması için pek çok yasal  düzenleme yapılmıştır. Yapılan düzenlemeler sadece yasalar ile sınırlı kalmamış bu alanda pek çok uluslararası sözleşmeye ülkemiz imzacı olmuştur. Birleşmiş Milletler düzeyindeki 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), bu sözleşmeler arasında özellikle kadınların insan haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan tek sözleşmedir. Ülkemizde bu sözleşmenin imzacılarından biridir.

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kadına karşı şiddetin her türlüsüyle mücadele etmek ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Bu ihtiyaçtan yola çıkan ve hazırlık aşamasında Türk kamu yetkililerinin de aktif olarak yer aldığı   Tam adı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”   diğer adıyla ‘’İstanbul Sözleşmesi’’ ortaya çıkmıştır. Bu sözleşme toplumda şiddete maruz kalan zayıf bireylerin korunması açısından devrim niteliğinde hükümler getirmiş, böylece devletlerin en temel görevleri olan birey hak ve özgürlüklerini koruması konusunda  devletlere görevler yüklemiş bu yolla  toplumsal barışın sağlanmasında bu sözleşme adeta  yol gösterici olmuştur.  Özel olarak bu sözleşme kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa Sözleşmesi olma niteliğini de taşımaktadır. Bugüne kadar Türkiye dâhil 34 ülke tarafından onaylanmıştır. Türkiye, Sözleşme’yi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır. Böylece Türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülke olmuştur.

Bu sözleşmenin bir önemli tarafı Cumhuriyet devrimleri ile toplumda zayıf konumda olan bireylerin  yerinin sağlamlaştırılmasında bir merhale işlevi görmesi ve böylece  dünyada İstanbul sözleşmesi adı ile anılarak Cumhuriyet devrimlerinin sonuçlarının uluslararası alanda görülmesi özelliğini taşımasıdır.  Bu sözleşmenin böyle bir manevi değeri, tarihsel bir işlevi olduğunu burada ayrıca  belirtmek isteriz.

İstanbul Sözleşmesi’nde, sözleşmeyi parlamentolarından geçirmiş hükümetlerin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin her türüyle mücadele etmek için bir dizi kapsamlı tedbir alması istenmektedir. Sözleşmenin her bir maddesinde şiddet eylemlerinin meydana gelmesinin önlenmesi, mağdurlara yardım edilmesi ve faillerin adalet önüne çıkartılması amaçlanmaktadır. Sözleşme, örneğin aile içi şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz ve psikolojik şiddet gibi, kadına yönelik farklı şiddet türlerinin suç olarak kabul edilmesini ve bunlara karşı yasal yaptırımlar getirilmesini gerekli kılmaktadır.

Sözleşme’nin 1. Maddesinde  belirtildiği üzere  amacı;

             Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak

             Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dâhil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak

             Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak

             Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak

             Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır.

Bu Uluslararası sözleşmenin  iç hukuka uygun hale getirilmesi için hayata geçirilmesini teminen  6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin önlenmesi adıyla yasal bir düzenleme yapılmıştır.

İçinde yaşadığımız süreçte kadın ve çocuklara yönelik  artan  psikolojik, ekonomik, cinsel, fiziksel saldırılar  bize söz konusu yasal düzenlemelerin ne kadar gerekli hatta hayati  olduğunu ispatladığı gibi artan vakıalar işbu tehdidin ortadan kaldırılması için yapılması gereken daha pek çok düzenleme olduğunu da göstermektedir. Cinslerin biyolojik  farklılığı kabul edilirken toplumda kadın ve erkek cinsine atfedilen anlamların insan hakları eşitliği bağlamında değerlendirilerek kadın erkek eşitliğinin toplumun her kesimine yayılması ve böylece bir cinsin diğer cins üzerinde baskı kurma ,hakimiyet tesis etme, kendinde diğer cins üzerinde hak iddia etme temelli kişisel saldırıların engellenmesinin önüne geçilmesi yolunda atılması gereken çok adımımız olduğu da açıktır.

Bugün ilk imzacısı olmaktan yıllardır tüm kurumlarımızın öğündüğü İstanbul Sözleşmesindeki imzadan geri adım atılması talepleri yüksek dille gerek iktidarın siyasi temsilcileri aracılığı ile TBBM de ,  gerekse bazı STK lar aracılığı ile yazılı ve görsel basında dile getirilmekte ve bu konu kamuoyunda tartışılmaktadır.

Bugün basında yer alan haberlere göz attığımızda hemen her gün bir hatta birden fazla kadın cinayeti ile karşı karşıya gelmekteyiz. 2020 yılı Temmuz ayı sonu itibariyle öldürülen kadın sayısı 285 dir. Meslektaşlarımıza müvekkillerinden gelen  şiddet  içeren tedbir talebi başvuruları ve 6284 sayılı yasa çerçevesinde alınan uzaklaştırma kararları da Adalet Bakanlığının ve Aile ve Sosyal Politikalara Bakanlığının verilerinde yer almaktadır.   Söz konusu yasal düzenlemeye toplumun  ihtiyacı olduğu açıktır. Bundan  geri adım atılması halinde  hak savunucusu olan baroların  insan hakkı ve kadın hakkı ihlalleri ile mücadelede; yasal dayanağımız olan  İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasadan mahrum kalmamız neticesi  hak arama mücadelesinde olan bireylerin zarar göreceği de açıktır. Kadına, çocuğa, kısaca mağdura yönelik  şiddetle etkin  mücadele edemeyen bir devletin toplumsal olarak da bu durumdan zarar göreceği aşikardır.

 

Bu nedenle ısrarlı bir şekilde demokrasiden uzak, en temel insan hakları kavramlarından ve her şeyden önce  hak temelli hukuk felsefesinde uzak anlayışla sayın  Kamu Denetçiliği Makamına sunulan raporlarda bu sözleşmeden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çekilmesi talep edildiği gibi haberleri basından üzülerek öğrendik, bizi en çok üzen de  kadınlarımızın bugüne kadar toplumsal hayatta elde ettikleri kazanımlardan bu yolla vazgeçilmesinin istenmesidir. Bu sözleşmeden vazgeçmek demek tam da budur, kadınlarımızın, çocuklarımızın artan şiddet sarmalı içerisinde seslerinin daha çok kesilmesidir. Bizler barolar olarak cumhuriyetimizin temel değerlerine bağlılığımızı burada bir kez daha ifade ederek sadece kadınlarımıza değil şiddete maruz kalan tüm bireyleri koruyucusu İstanbul Sözleşmesinden Devletimizin  çekilmesini talep eden dilekçelerin ve bu dilekçeler çerçevesinde hazırlanan raporların dikkate alınmamasını,  İstanbul Sözleşmesinden çıkılmaması hususunda TBMM ne  tavsiye kararı verilmesi talebini içerir İş bu başvurumuzu yapıyor, bunun gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve talep ediyoruz.

1-Adana Barosu Başkanlığı

2-Ankara Barosu Başkanlığı

3-Amasya Barosu Başkanlığı

4-Artvin Barosu Başkanlığı

5-Aydın Barosu Başkanlığı

6-Balıkesir Barosu Başkanlığı

7-Batman Barosu Başkanlığı

8-Bilecik Barosu Başkanlığı

9-Bingöl Barosu Başkanlığı

10-Bolu Barosu Başkanlığı

11-Burdur Barosu Başkanlığı

12-Bursa Barosu Başkanlığı

13-Çanakkale Barosu Başkanlığı

14-Denizli Barosu Başkanlığı

15-Diyarbakır Barosu Başkanlığı

16-Düzce Barosu Başkanlığı

17-Eskişehir Barosu Başkanlığı

18-Gaziantep Barosu Başkanlığı

19-Giresun Barosu Başkanlığı

20-Hakkari Barosu Başkanlığı

21-Hatay Barosu Başkanlığı

22-Isparta Barosu Başkanlığı

23-İstanbul Barosu Başkanlığı

24-İzmir Barosu Başkanlığı

25-Kars Barosu Başkanlığı

26-Kırklareli Barosu Başkanlığı

26-Kocaeli Barosu Başkanlığı

27-Konya Barosu Başkanlığı

28-Manisa Barosu Başkanlığı

29-Mersin Barosu Başkanlığı

30-Muğla Barosu Başkanlığı

31-Ordu Barosu Başkanlığı

32-Sakarya Barosu Başkanlığı

33-Samsun Barosu Başkanlığı

34-Siirt Barosu Başkanlığı

35-Şanlıurfa Barosu Başkanlığı

36-Şırnak Barosu Başkanlığı

37-Tekirdağ Barosu Başkanlığı

38-Trabzon Barosu Başkanlığı

39-Tunceli Barosu Başkanlığı

40-Van Barosu Başkanlığı

41-Yalova Barosu Başkanlığı

42-Zonguldak Barosu Başkanlığı

ETKİNLİK TAKVİMİ

26.11.2024
AV. UFUK KÖK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.