BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 28.12.2019 | Okunma Sayısı: 688

BASINA VE KAMUOYUNA

Son yıllarda ülkemizde çocukların maruz kaldığı cinsel ve fiziksel şiddet olayları ne yazık ki dehşet verici boyutlara ulaşmış durumdadır. Kayıtlara yansıyan rakamların gerçeği yansıtmadığı, sorunun resmi rakamlardan çok daha büyük olduğu malumdur.

Çocukların cinsel, fiziksel ve psikolojik istismarı; sadece kınama açıklamaları ile geçiştirilemeyecek kadar vahimdir. Bu olayların münferit kabul edilmesi ya da nedenleri görmezden gelinerek sadece sonuç odaklı çağ dışı ceza teklifleri ile önlenebileceğinin düşünülmesi sorunu daha da çözümsüz bir hale sokacaktır. Bu bataklığı yaratan koşullar ortadan kaldırılmadan bu tip olayların son bulmayacağı ortadadır.

Çocuk istismarına yol açan şartları ortadan kaldırmak öncelikle devletin görev ve sorumluluğudur. Devlet, çocukların denetimsiz yatılı kuruluşlara mahkum edilmesini önlemek,  yetişkin temsiliyeti olmayan ya da ihmal edilen çocukların çaresizliğinden faydalanan ve dini bilgileri çocukları korkutmak için kullanan kişilerin çöreklendiği ortamları yok etmek,  çocukları seçeneksizlikten kurtarmak zorundadır.

Toplumun tamamı ve bilhassa çocuklar çocuk istismarına karşı bilinçlendirilmeli, çocukla çalışan kişi ve kurumların denetimi son derece sıkı ve düzenli bir biçimde gerçekleştirilmelidir. Çocukla ilgili alanlarda çalışan kurumların, uzmanlarca düşünce ve inanç ayrımı yapmaksızın objektif denetiminin yapılması zorunludur. Çocukla ilgili alanlarda çalışacak kişiler hassasiyetle belirlenmeli, çocuklarla uzman kişilerin çalıştırılması sağlanmalı, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları tarafından bağımsız denetim sağlanmalıdır.

Suçun asli failinin yanı sıra, bu suçu bilen, duyan, ancak resmi makamlara bildirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve suçu örtbas eden herkesin bu suça ortak olduğu muhakkaktır. Çocuk istismarına karşı çıkışın bir toplumsal politika olarak benimsenmesi ve meclis çatısı altından başlayarak devletin tüm kurumlarının, kişi ve kurum ayrımı yapmaksızın toplum vicdanının kanayan yarasına karşı duruş sergilemesi gerekmektedir.

Çivril’de yaşanan çocuk istismarı vakası bu alanda ortak bir tavır sergileme zorunluluğunu bir kez daha göstermiştir. Siyasi görüş, inanç ve düşünce ayrımı yapmaksızın, sorumluluğu olan tüm kişi ve kurumlar soruşturulmalı ve cezalandırılmalıdır.

Denizli Barosu Başkanlığı Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak, Çivril’de yaşandığını haber aldığımız çocuk istismarına ilişkin vakayı meslektaşlarımızın özverili ve özenli gayretleriyle, çocuğun üstün yararını göz önünde tutarak, büyük bir hassasiyetle takip etmekteyiz. Sürecin sonuna kadar da olayın takipçisi olmaya devam edeceğiz.  Bu çirkin ve elim olay vesilesiyle;  çocuk istismarında sorumluluğu olan, denetim görevini yerine getirmeyen, gereken özen ve yükümlülüklerine aykırı davranan, düşünce ve inançlara göre ayrımcılık yapan her türlü düşüncenin, uygulamanın, kararın, kişi ve kurumun bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da karşısında olacağımızı belirtir, çocuk istismarının asla cezasız kalmaması için tüm gücümüzle mücadele edeceğimizi kamuoyuna ilan ederiz.

DENİZLİ  BAROSU BAŞKANLIĞI KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU

ETKİNLİK TAKVİMİ

10.11.2024
AV. UFUK KÖK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.