Son günlerde ülkemizin dört bir yanından gelen haberlerle, en ağır çocuk hakkı ihlallerinden olan çocuk istismarı ve daha çok çocuğun cinsel istismarı ile kanımız donmuş durumda. Duyduklarımıza, okuduklarımıza ve izlediklerimize inanamıyoruz.
Bu haberlere bakınca, ah ah, vah vahlarla zaman geçirilmeyip, bir an önce yetkililer, psikologlar, sosyologlar, psikiyatristler, hukukçular bir araya gelerek konuyu masaya yatırmalı, canilikleri önleyici tedbirler almak için çareler bulmalı, çözüm yolları üretmelidir. Çocuklarımızın hayatı, politikanın çok üstündedir, üreteceğimiz çözüm de toplumsal ayrışmadan uzak olmalıdır.
Çözüm yolları içinde“münferit, sapık, hasta, idam, hadım” sözcükleri ile adeta çözümsüzlük üretilmemeli, evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini esas alan, devletin yükümlülüklerinin belirlendiği, hukuk güvenliğinin ve toplumsal değer yargılarının sağlandığı koruyucu yöntemler olmalıdır.
Kamuoyunda, çocuk istismarı vakaları tartışılırken, konunun esasından uzak, anlık öfke ile dolu söylemler görülmektedir. Oysa zaman, birlik zamanıdır, ayrışma zamanı değildir.
Çocuğa yönelik şiddet önlenmeli, üniversitelerde, bilimsel akademik çalışmalar yapılmalı, saha araştırmaları ile veri toplama ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirilmeli, riskler ve nedenler belirlenmeli, cinsiyetçi söylemler ortadan kaldırılmalı, çocukların cinsel obje olarak değerlendirmesinin önüne geçilmeli ve hukuk güvenliği sağlanmalıdır. Çocukları korumak toplumun görevidir, sorumluluğudur. Çocuğun korunması ile ilgili idari kurumsal yapı inşa edilmeli, sivil toplum örgütlerinin,meslek kuruluşlarının dernek ve vakıfların konuyla ilgili çalışma yapmasına fırsat tanınmalıdır.
Sorunun çözümü için öncelikle daha önce kurulması reddedilen daimi TBMM Çocuk İstismarı Komisyonu’nun hemen kurulması, senelerdir bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nın çıkarılması ve uygulanmaya başlanması gerekmektedir.
Zaman, Çocuklarımız için bir olma zamanıdır…
DENİZLİ BAROSU KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU